top of page

BİR DAMLA GELECEK

  • Yazarın fotoğrafı: Deniz Metin
    Deniz Metin
  • 7 Ağu 2023
  • 2 dakikada okunur

Bir damla suyun kadrini bilen, gözünden yaş bile dökmeyi göze alamaz. "Suyun değerini kuyu kuruyunca anlarsın" atasözü, bize sonsuz gibi görünen kaynakların aslında ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatır. Su, hayatın tınısıdır; onun şırıltısı olmadan doğanın melodisi eksik kalır. Altın mı daha değerlidir, yoksa su mu diye sorsalar; altın, insanoğlunun ona yüklediği değer kadar kıymetlidir, su ise yaşamın kaynağı olduğu için eşsiz bir değere sahiptir.


Bir kent düşünün, tarihle yoğrulmuş, zamanın izlerini her köşesinde taşıyan. Üç büyük imparatorluğa ev sahipliği yapmış, sokaklarında kahramanlık hikayeleri, aşklar, hüzünler ve sevinçler yaşanmış. Üzerinde kayıtlı 16 milyon insanın yaşadığı bir megakent. En yenisi 2000 senesinde yapılmış, toplam baraj kapasitesi, 870 milyon m3, yıllık su kapasitesi ise 1 Milyar 620 Milyon m3. Ancak şu sıralar barajların doluluk oranı, %35 gibi endişe veren bir seviyeye düşmüş durumda. Düşünün, her gün şehrin damarlarından 2-3 milyon m3 su akıyor. Eğer bu ritimde devam edersek, yaklaşık 100 gün sonra susuzlukla yüz yüze gelebiliriz.


Hatırlarsanız en son 2014 yılında yaşadığımız kuraklık döneminde su seviyesi bu kadar düşük rakamlara gerilemişti. O tarihte su tasarrufuna yönelik kampanyalar düzenlenmişti, su tüketimini azaltmak için. Yağışların yeniden artması ile birlikte herkes tasarrufu unuttu ve bugünlere geldik kuraklığın etkisiyle. Kısa vadede su arzını arttıramayacağımıza göre su tasarrufu en mantıklı yöntemdir.


Memleketinize giderken köyünüzün deresinin yıllar içerisinde küçüldüğünü veya kuruduğunu fark ettiniz mi hiç. Kuraklık sorunu hepimizin sorunu sadece bölgemiz ile ilgili değil, bugün komşularımız olan Yunanistan ve Bulgaristan’a gittiğinizde orada da kurumuş dereler ile karşılaşacaksınız. Peki bunun nedeni nedir?


Dünya genelinde sanayi devriminden sonraki 150 senede ortalama sıcaklık 1 derece arttı ve bunun sonucunda kutuplarda yer alan buzulların erimesi ile denizsuyu seviyesi 20-25 cm civarında artış gösterdi. Yalnız 1 derece sıcaklığın ne demek olduğunu size bir örnek ile anlatayım. Düşünün ki bir sınıfta 10 öğrenci var; 9 öğrenci 80 alırken, bir öğrenci 40 alsın bu durumda sınıf ortalaması 76 olur. Peki 9 öğrenci yine 80 alırken diğer öğrenci 50 alırsa ortalama bu sefer 77 olur. Sınıf ortalaması sadece 1 puan artmışken bir öğrencinin puanı %25 oranında arttı. İşte ortalama sıcaklıktaki 1 derecelik artışta böyle düşünülmeli. Ortalama sıcaklık artışı, özellikle yaz aylarında daha yüksek sıcaklıklara neden olabilmektedir.


Dünyamızı korumak ve kuraklıktan kurtulmak için ne yapmalıyız diye sorarsanız; öncelikle nedenleri saptayıp, ardından çözüm üretmeliyiz. Sera etkisine neden olan en tehlikeli gazlardan biri olan karbondioksidin son 150 yılda atmosferdeki oranı, %0,028’den %48 artışla %0,0414 seviyesine yükselmiştir. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak derhal fosil yakıtları hayatımızdan çıkarıp yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyiz. Ormanlar adeta karbondioksiti emen bir filtre görevi görmektedir, bu nedenle yeşili koruyup, ormanlarımızı genişletmeliyiz. Bilinçsizce uygulanan tarım sulama yöntemleri su kaynaklarımızın etkin kullanımını olumsuz etkilemektedir. Tarımda, geleneksel yöntemlerin yerine bilimsel yöntemlere başvurmalıyız. Üç tarafı denizlerle çevrili olan güzel ülkemizde, denizlerin potansiyelini göz ardı etmemeliyiz. Deniz suyunu arıtarak içme ve sulama suyu olarak kullanabiliriz, bu da sürdürülebilir bir su politikasına geçiş için önemlidir. Su hayatın ta kendisi ve onu korumak bizim ellerimizde. Su kaynaklarımızın kıtlaşması, ülkemizi su fakiri bir ülke haline getirebilir.


Kuyu kurumadan suyun değerini anlayalım. Bu dünya bize atalarımızdan miras değil, çocuklarımızın emaneti bunu asla unutmayalım.

Comments


© 2023 Deniz Metin 

Bu sitedeki yazılar, yazar adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz

  • Instagram
  • Grey Twitter Icon
bottom of page