top of page

Faiz nedir?

  • Yazarın fotoğrafı: Deniz Metin
    Deniz Metin
  • 29 Eyl 2023
  • 3 dakikada okunur

Faiz, modern yaşamın hem kurtarıcısı hem de laneti; bir yandan ekonomik dengeyi sağlayan bir katalizör, diğer yandan toplumun 'Keşke olmasa' dediği bir yük. Bu kavram, farklı kültürlerde ve dillerde farklı yüzler göstermektedir. İngilizce'de 'interest' olarak anılır; bu kelime, Latince'de 'inter' (arasında) ve 'esse' (olmak) kelimelerinin birleşiminden türemiş olup, bir tür sözleşmeyi ifade eder. Arapça'da ise 'artan, fazla' anlamlarına gelen 'fāˀiḍ' kökünden türemiştir, bu da fazla alınan para olarak yorumlanabilir. Bu iki farklı köken ve anlam, farklı toplumların faize nasıl baktığının adeta bir yansımasıdır. Peki, bu evrensel ve çok katmanlı kavramın, yani faizin, derinliklerinde ne yatar? İşte bu sorunun cevabını, tıpkı bir dedektifin karmaşık bir olayı çözerken izlediği yolu takip ederek, aramaya başlayalım.


Eski çağlarda sadece Hüseyin Amca ve Ahmet Amca'nın yaşadığı bir köye gidelim. Her ikisi de kendi ihtiyaçlarını karşıladığı için birbirlerine ihtiyaç duymuyorlar; kendi kendilerine yetiyorlar. Bu durumda ne takas ne de mal alım-satım gibi bir işlem olmayacağı için ticaretten bahsedemeyiz. Tabii ki bu durum, hem bugünün hem de o zamanın dünyasında pek mümkün değildir.


Ailesi yeni bireyler ile genişleyen Ahmet Amca artık tarlasının yetmediğini düşünmektedir. Bunun için Mehmet Amca'dan baltasını ödünç almaya gittiğinde Mehmet Amca; bu baltayı sürekli kullandığı ve baltasını verirse kendi işini göremeyeceği için bunun karşılığı olarak Ahmet Amca'dan tarlanın ilk mahsulünden bir miktar talep edebilir. Ahmet Amca, tarlasını büyüttüğünde üretimi artacak olduğu için bu anlaşmayı kabul eder. Bu, basit anlamda bir kira anlaşmasıdır.


Denklemi zorlaştıralım; artık tarlaları büyütecek yer kalmadığını ve Ahmet Amca’nın üretimini artması için başkasının tarlasını alması veya kiralaması gerektiğini düşünelim. Ahmet Amca, yandaki tarlayı satın almak istiyor ama bu işlem için yeterli parası yok. Hüseyin Amca'dan para istemeye gittiğinde, Hüseyin Amca der ki: 'Aynı tarlayı ben de almak istiyorum. Orayı alıp ekersem, bana 1 ton buğday kalır. Eğer sen bana paramı bir yıl sonra iade ederken benim parama ilave olarak 500 kg buğdayın karşılığı kadar daha para verirsen, o tarlayı alman için gerekli olan parayı sana veririm.' Ahmet Amca, bu teklifi kabul eder veya etmez; bu onun kendi kararına bağlı olsun. Bu, ödeyeceği para için talep edilen ilave bedele faiz diyoruz. Hüseyin Amca’nın yaptığı 1 ton buğday kıyası ise fırsat maliyetini ifade etmektedir. Aynı şekilde, eğer fonu karşı tarafa ödünç vermeyip risk alarak elde edeceğiniz geliri (Fırsat Maliyetini) göz önünde bulundurarak karşı taraftan istediğiniz ilave bedel faizi ifade eder.


Sadece iki kişilik bir model için bu sistem uygun olsa da günümüz dünyasında fon kaynağının sağlanması bu yöntemle ile çok zor olacağı için fon işlemlerine aracılık edecek bir kuruma ihtiyacımız olacak. Bu kurum, kendi sınırlı kaynaklarını kullanmak yerine, gelir vaadiyle birikimi olan kişilerden kaynak alıp, yatırım yapmak isteyen kişilere vererek finansal işlemlere aracılık eder. Topladığı fonların tamamının tahsis edilememesi gibi riskleri de bu kurum göze aldığı için, bu yüzden fonları aldığından daha pahalıya satar.


Peki, paranın fiyatı/kirası yani faiz nasıl belirlenir? Bu noktada ekonominin en temel prensibi olan arz talep dengesi yeniden karşımıza çıkmaktadır. Arz ile talebin dengede olduğu yerde fiyat belirlenmektedir. Paraya olan talep artarsa, paranın fiyatı olan faiz oranı doğal olarak yükselecek, talep düştüğünde ise faiz oranı düşecektir. Bu durumu tüm ekonomi bazında ve tersten bakarak ele aldığımızda; paraya olan talebi azaltmak istiyorsanız, fiyatını, yani faizi artırmalısınız. Fiyatı artan para, artık eskisi kadar talep edilmeyecek ve bu paranın dolaşım hızını düşürüp ekonomide durgunluğa yol açacaktır. Ancak aynı zamanda, fiyatlar genel seviyesinin artış hızının (enflasyonun) düşmesine de neden olacaktır. İşte merkez bankaları da bu noktada devreye girip, yatırımları ve enflasyonu gözeterek, piyasaları inceleyip hassas bir denge ile faiz oranlarını ayarlamalıdır.


Sonuç olarak, faiz ekonomik bir kavram olmanın ötesinde, farklı kültür ve toplumların ekonomik, sosyal ve hatta etik değerlerini yansıtan karmaşık bir olgudur. Merkez bankalarının dikkatli bir şekilde yönetmesi gereken bu kavram, yalnızca ekonomistlerin değil, her bireyin anlaması ve üzerinde düşünmesi gereken bir konudur.


Comments


© 2023 Deniz Metin 

Bu sitedeki yazılar, yazar adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz

  • Instagram
  • Grey Twitter Icon
bottom of page