Fatih Terim Fonu
- Deniz Metin
- 24 Kas 2023
- 5 dakikada okunur

İnsanların hayat birikimlerini yuttuğu iddia edilen bir dolandırıcılık vakası. Her köşe başında, çay ocaklarında, otobüs duraklarında fısıldanan bu hikaye, yatırımcıların milyarlarca lira kaybetmesine sebep olan bir trajedi. Bu olay, tasarruf ve yatırımın, sadece rakamlardan ibaret olmadığını, aynı zamanda bilgi, sabır ve titizlik gerektiren bir süreç olduğunu gözler önüne seriyor. Ülkemizde yatırım yapmanın zorlukları, kolay kazanç arayışının getirdiği riskler tekrar gün yüzüne çıkıyor.
Yatırım, gelecekteki finansal getiri ya da diğer faydalar elde etmek amacıyla kaynakları belirli araçlara veya projelere tahsis etme sürecidir. Yatırımların temel amacı, zaman içinde sermayenin değer kazanmasını sağlamaktır. Çeşitli yatırım türleri ve yöntemleri, risk toleransları, finansal hedefler ve piyasa koşulları yatırım kararlarını etkileyen önemli faktörlerdir.
Makarayı biraz daha geriye saralım ve tasarrufların önemini irdeleyelim. Aslında yatırımların gerçekleşebilmesi için öncelikle tasarruflarımızın olması gerekiyor; yani gelirimizden daha az harcamalıyız ki artan miktarı yatırıma yönlendirelim. Krediler, yatırımların finansmanının bir başka kaynağı olarak karşımıza çıkar. Ancak bireysel kredilerin dağılımına baktığımızda, bu kredilerin büyük bir kısmı ihtiyaç kredisi ve kredi kartı gibi tüketime yönelik amaçlar için kullanılmakta.
Tüketime yönelik kredilerin bu kadar yüksek oranlarda seyretmesi, ekonomimiz üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Tüketim artışı, enflasyonun yükselmesine ve ithalatın artması nedeniyle döviz kuru üzerinde baskı oluşturuyor. Dahası, tüketim eğer ithal ürünlere dayanıyorsa, bu durum milli geliri olumsuz etkileyebilir.
Tasarruf konusuna geri dönersek; yüksek oranda tüketim odaklı krediler, gelirlerin giderleri karşılayamadığının bir göstergesidir. Eğer gelirleriniz, giderlerinizi karşılayamıyorsa, bu durumda yatırımdan ziyade borçlanma söz etmemiz gerekir. Bu, özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerindeki temel sorunlardan biridir. Devletler için de benzer bir durum geçerlidir; gelirler giderlerden düşükse, borçlanma kaçınılmaz hale gelir. Ancak alınan borçlar yatırıma yönlendirilirse, bu geleceğe yapılan bir yatırım anlamına gelir ve borç ödeme kabiliyetini artırır. Aksine, borçlar dış ticaret dengesizliklerini kapatmak için kullanılırsa, bu durum uzun vadede ekonomiyi olumsuz etkileyebilir.
Ülkemizde hane halkı bazında tasarrufların yetersizliği de dikkat çekici bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğu birey, kazançlarının büyük bir kısmını günlük ihtiyaçlarına harcamaktadır, tabii ki böyle bir durumda tasarruf ve yatırımdan bahsetmek pek mümkün olmamaktadır. Ekonomik denge göz önüne alındığında, bir tarafta sürekli borçlanan kesim varken, diğer tarafta da daha yüksek gelirli veya daha az harcama yapan bireyler tasarruf yapabilmektedirler.
Peki, bu tasarrufları nerede değerlendirebiliriz? Mevcut finansal ortamda, faiz oranlarının enflasyonun altında kalması ve dövizdeki belirli dönemlerdeki ani artışlar dışında kurun baskılanması nedeniyle enflasyon artışının altında kalması, borsanın spekülasyonlara açık bir alan olması nedeniyle aşırı riskli olması bireylerin yatırım kararlarını zorlaştırıyor. Bu nedenle, insanlar genellikle tasarruflarını, enflasyonun üzerinde getiri sağlama potansiyeline sahip ev, arsa ve araba gibi geleneksel varlıklara yönlendiriyorlar.
Bunun çözümü için ise, bireysel emeklilik sistemine benzer, ancak bazı önemli farklılıklar içeren bir sistem önerilebilir. Bireylerin maaşlarından, tercihleri doğrultusunda belirli bir miktarın kesilip, bu kesintinin gelir vergisinden muaf tutulduğu bir sistem. Fon yönetimi yani risk ve yatırım tercihleri bireysel emeklilikten farklı olarak, fonu yöneten kurum tarafından gerçekleştirilebilir. Böylece, bireylerin tasarrufları daha geniş çaplı yatırımlara yönlendirilebilir. Bu şekilde bir sistem OYAK’ta kullanılmaktadır.
Bu sistemin en önemli avantajlarından biri, tasarruf sahiplerinin, acil ihtiyaçları için belirli bir miktarı her zaman çekebilme esnekliğine sahip olmasıdır. Örneğin, son üç ay içinde yatırılan prim tutarı kadarını ayda bir kez ile sınırlı olmak üzere 7/24 çekilebilir olmalı. Daha büyük miktarlardaki çekimler içinse, bir ay önceden bildirimde bulunarak, talep edilen miktarın çekilebilmesi sağlanır. Bu, hem tasarruf sahiplerine esneklik sağlar hem de fonun likidite yönetimini kolaylaştırır. Ayrıca devletin vergi kaybının ve sistemin suistimal edilmesinin önüne geçilmesi adına fondan para çekilmesi durumunda çekilen para miktarının ana paraya isabet eden miktarı kadarı için gelir vergisi kesintisi Fon tarafından otomatik olarak yapılmalı, fonun getirdiği kazanca denk gelen kısım ise vergiden muaf olmalıdır. Daha sonra bu kesilen gelir vergisi Fon Yönetimi tarafından muhtasar beyannamesinde olduğu gibi devlete vergi borcu olarak ödenmeli.
Tasarlamış olduğum fon, ciddi bir tasarruf birikimi sağlayarak ülke ekonomisine olumlu katkıda bulunma potansiyeline sahip olmasına karşın, ülkemizde geçmişte fonlarla ilgili yaşanan olumsuz tecrübeler, insanların bu tür bir fona karşı temkinli yaklaşmalarına neden olabilir. Özellikle, fonun hükümet kontrolünde olması ve istenmeyen amaçlar için kullanılması gibi endişeler güvensizlik algısını artırabilir. Bu nedenle, fonun yapısının ve işleyişinin, bu tür kaygıları gidermek adına şeffaf ve hesap verebilir olması büyük önem taşıyor.
Fonun yönetim yapısı, katılımcıların doğrudan temsiliyle güçlendirilmiş bir demokratik yapıda olmalı. Fon sahipleri, dar bölge sistemi uygulanarak ve belirlenen kriterleri yerine getiren adaylar arasından, e-devlet platformu üzerinden yürütülen şeffaf bir oylama süreci ile genel kurul üyelerini seçebilmelidir. Seçilen genel kurul, kendi aralarından bir yönetim kurulu oluşturmalı ve yönetim kurulu ise fonun günlük işleyişinden sorumlu olacak deneyimli bir CEO'yu belirlemelidir. Bu katmanlı seçim süreci, fonun şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı bir şekilde yönetilmesini sağlayacağını düşünmekteyim.
Fonun etkin ve adil yönetimi için, bağımsız denetim firmaları tarafından her üç ayda bir denetimler yapılmalıdır. Denetim firmalarının hazırladığı raporlar, üç aylık dönemlerde toplanan genel kurul tarafından oylanmalı ve bu oylama aynı zamanda yönetim kurulunun ibra edilmesi anlamına gelmelidir. Denetimler, fonun mali işlemlerinin ve yatırım kararlarının şeffaflığı ile uygunluğunu sağlamak amacıyla gerçekleştirilmelidir. Genel kurul, yönetim kurulu ve CEO'nun performansını gözlemleyip değerlendirme görevini üstlenirken, fonun stratejik kararları, genel kurulun onayı ile şekillenmeli. Bu sayede fon katılımcılarının fonun yönetim süreçlerine etkin bir şekilde katılmalarını sağlar. İnternet üzerinden canlı yayınlanan genel kurul toplantıları, tutanakların ve denetim raporlarının kamuya açıklanması, şeffaflığı ve hesap verebilirliği olumlu yönde artırır.
Fonun yönetim yapısı, katılımcıların doğrudan temsili ile güçlendirilmiş demokratik yapıda olmalı, desteklenmeli bu seçim süreci. Katılımcılar yani fon sahipleri doğrudan temsil yöntemi ile ve dar bölge sistemi uygulanarak, belirlenecek kriterleri yerine getirmiş olan genel kurul üyeliğine aday alan kişiler arasından e-devlet platformu üzerinden yürütülen şeffaf bir oylama süreci ile genel üyelerini seçebilmeliler. Seçilen bu genel kurul, daha sonra kendi aralarından bir yönetim kurulu oluşturarak, fonun günlük işleyişinden sorumlu olacak, sektörde deneyimli bir CEO'yu belirlemeliler. Bu katmanlı seçim süreci, fonun şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı bir şekilde yönetilmesini sağlayacağını düşünmekteyim.
Bunun yanında fonun etkin ve adil yönetimi için, bağımsız denetim firmaları tarafından 3’er aylık dönemler için denetimler yapılmalı. Denetim firmalarının hazırladığı raporlar yine 3’er aylık dönemlerde toplanan genel kurul tarafından oylanmalı, bu aynı zamanda yönetim kurulunun ibra edilmesi anlamına gelmeli. Bu denetimler, fonun mali işlemlerinin ve yatırım kararlarının şeffaflığı ile uygunluğunu sağlamak amacıyla gerçekleştirilmelidir. Genel kurul ise, yönetim kurulu ve CEO'nun performansını gözlemleyip değerlendirme görevini üstleniyor. Fonun stratejik kararları, genel kurulun onayı ile şekilleniyor ve bu, katılımcıların fonun yönetim süreçlerine etkin bir şekilde katılmasını sağlıyor. Tabii ki bu genel kurulun internet ortamından canlı olarak yayınlanması, bu kurulda yapılan görüşmelerin tutanaklarının ve denetim raporlarının kamuya ilan edilmesi şeffaflığı ve hesap verilebilirliği olumlu yönde arttıracağını düşünmekteyim.
Tasarruf ve yatırım, hem bireysel hem de ulusal ekonomik refahın temel unsurlarıdır. Bu yazıda önerdiğim model, katılımcı temsiline dayalı, yenilikçi, tasarrufların daha etkili kullanılmasını ve ekonomik dengenin sağlanmasını hedeflemektedir. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve doğrudan katılım ilkeleriyle şekillenen bu model, Türkiye'nin ekonomik büyüme ve istikrarına olumlu katkısının olacağı kanaatindeyim. Bu tür bir fon, bireylerin tasarruflarını değerlendirme ve ekonomiye katkı sağlama şekillerini dönüştürme potansiyeline sahip olup yazının başlığında olduğu gibi hayali fonların önünü keseceği düşüncesindeyim.
Comments