top of page

İnsan hakları evrensel midir?

  • Yazarın fotoğrafı: Deniz Metin
    Deniz Metin
  • 8 Ara 2023
  • 3 dakikada okunur

Bu Pazar, 10 Aralık İnsan Hakları Günü, insanlığın ortak vicdanının bir yansıması, evrensel bir umudun sembolü. 'Bütün insanlar özgür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar' mottosuyla yankılanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabulünün yıl dönümü. Peki ya gerçekte, dünyanın farklı köşelerindeki hayatlar bu ideallerin gölgesinde büyüyebiliyor mu? Afrika'nın kurak topraklarında dünyaya gelen bir çocukla, Avrupa'nın modern şehirlerinde veya ABD'nin hareketli caddelerinde doğan bir çocuğun eşit şartlarda doğduğunu nasıl iddia edebiliriz? İsrail'in modern sokaklarında dünyaya gözlerini açan bir çocuk ile Gazze'nin yıkık dökük mahallelerinde doğan bir çocuğun eşit imkanlara sahip olduğu söylenebilir mi? Bu düşüncelerle, 'hak' kavramının anlamını daha da derinlemesine sorgulamamız gerekiyor.


Hak kelimesinin Türk Dil Kurumu’nda (TDK) 'Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç' olarak tanımlanır. İnsan hakları konusuna geldiğimizde, her insanın doğuştan sahip olduğu, vazgeçilemez, evrensel ve eşit haklar söz konusudur. Bu haklar; evrensellik, eşitlik, vazgeçilmezlik ve bölünmezlik ilkeleri çerçevesinde tanımlanır ve her bir birey için farklı hayat hikayeleri ve deneyimleri üzerinden ele alınmalıdır.


Peki ya dünyada eşitlik mümkün müdür? Örneğin, aylık 20 bin TL geliri olan dört kişilik bir ailenin her bir ferdinin eşit olarak 5’er bin TL pay almasını bekleriz. Ancak, eğer ailenin bir üyesi 'Ben en büyüğüm, en çok pay benim hakkım' derse ve toplam gelirin 10 bin TL’sini kendisi alırsa, bu durumda kalan 3 kişi kalan 10 bin TL’yi paylaşmak durumunda kalır, bu da gelir dağılımındaki adaletsizliği yansıtır. Dünyanın gerçekliği de bu örnekle paraleldir: Bir kişinin daha fazla kazanması, başkasının daha az kazanması gerektiği anlamına gelir. Sistemin devam edebilmesi için maalesef ki bu tür bir denge (!) gereklidir. Gelir adaletsizliği, sadece ülkeler arasında değil, aynı zamanda ülke içinde de görülebilir ki bu sosyal devletlerin gelir transferi ile aşması gereken bir konudur.


Haklar konusuna gelecek olursak; vazgeçilmez ve devredilemez ise, insanların çeşitli nedenlerle hür iradeleriyle vermeleri gereken kararları maddi veya başka nedenlerle başkalarına bağlı olarak vermek zorunda kalmaları, özgür karar verme haklarından vazgeçtikleri anlamına gelmez mi?


Dünyada eğitim, sağlık ve gıdaya eşit erişim sağlanabilmekte midir? UNICEF'in verilerine göre, sadece 2021 yılında dünya genelinde 5 yaş altı yaklaşık 5 milyon çocuk, önlenebilir nedenlerden ötürü hayatını kaybetti. Buna karşılık, ABD'de her yıl obeziteye bağlı sağlık sorunları nedeniyle 200 bin ile 300 bin arasında insan hayatını kaybediyor. Bu durum, küresel bir tezatlık yaratmıyor mu?


Afrika'da bir köyde dünyaya gelen bir çocuk, ne kadar zeki olursa olsun, ABD veya Avrupa'da doğmuş ortalama zekaya sahip bir çocukla aynı eğitim imkanlarına sahip olabilir mi? Daha da önemlisi, Afrika'da doğan çocukların ne kadarı eğitim alacak yaşa kadar hayatta kalabilmektedir?


En temel insan haklarından biri olan özgürlük ve güvenlik hakkına herkes eşit şekilde sahip midir? Örneğin, Gazze'de doğan bir çocuk ile sadece bir duvarın ötesinde, İsrail'de doğmuş bir çocuğun özgürlük ve güvenlik haklarına eşit şekilde sahip olduğunu söyleyebilir miyiz?


Dünyanın geri kalmış bölgelerindeki insanlara ara sıra yapılan bağışlar, bu kişilerin hayatta kalma şanslarını tabii ki arttırır. Ama bu bölgelerde yaşayan çocuklara kalıcı çözümler sunmak; eğitim imkanları sağlamak, ailelerine iş fırsatları yaratmak ve kabileler arası çatışmaları sırf daha fazla silah satabilmek adına körüklemek yerine barışı teşvik etmek daha anlamlı olmaz mı?


İnsanlar, ailelerini, ırklarını, dillerini, inançlarını, doğacakları ülkeyi, zekalarını, mizaçlarını ve fiziksel özelliklerini seçemezler. Bu değiştirilemez özellikler yüzünden insanları yargılamak, genellemeler yapmak, onların sizin gibi olmalarını beklemek ne kadar adil ve makul? Bu, sadece bireysel önyargılara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda insan haklarına dayalı bir toplumun temel ilkelerine de aykırıdır. Her insan, sahip olduğu eşsiz özelliklerle değerli ve saygıya layıktır. Önemli olan, insanların bu farklılıklarını kabul edip, birlikte yaşayabilecekleri bir düzen inşa etmeleridir.


Bu düşünceler ışığında, insan haklarının evrensel olup olmadığı sorusuna geri dönecek olursak; insan hakları, her insanın doğuştan sahip olduğu ve vazgeçilemez haklar olarak tanımlanır. Ancak gerçek dünyada, bu hakların uygulanışı ve erişimi, coğrafyadan coğrafyaya, toplumdan topluma büyük farklılıklar gösterir. Eğitim, sağlık, özgürlük gibi temel insan haklarına herkesin eşit erişimi olmadığı bir dünyada, bu hakların gerçekten 'evrensel' olduğunu söylemek zorlaşır. Dünya insan hakları gününüz kutlu olsun.


Bir sonraki yazımda her zaman olduğu gibi bir sonraki Cuma akşamı görüşmek dileğiyle, her şey gönlünüzce olsun.

Comments


© 2023 Deniz Metin 

Bu sitedeki yazılar, yazar adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz

  • Instagram
  • Grey Twitter Icon
bottom of page