top of page

Vergi nedir?

  • Yazarın fotoğrafı: Deniz Metin
    Deniz Metin
  • 17 Kas 2023
  • 3 dakikada okunur

Bu dünyada kaçınılmaz iki şey var: ölüm ve vergiler. Benjamin Franklin’in bu tespiti, verginin kaçınılmazlığını ve yaşamımızdaki derin izini hatırlatır. Devletin varlığının temel taşı olarak vergi, bireyler için de kaçınılmaz bir gerçektir. Devletin sağladığı hizmetlerin finansmanı ve halkın kazançlarının paylaşımı olarak vergi, toplumun her katmanında farklı anlamlar ve sonuçlar yaratır. Sanki eski bir kitabın sayfalarını çevirir gibi, her bir vergi maddesi, toplumdaki yerini alır.


Modern devletlerin rolü, sadece temel hizmetlerin sağlanmasıyla sınırlı değildir. Sosyal güvenlikten çevre korumaya, araştırmadan geliştirmeye kadar pek çok alanda devlet, hayati roller üstlenir. Her ne kadar sağlık ve eğitim hizmetleri özel sektör tarafında da sağlanabiliyor olsa da devlet desteğiyle daha geniş kitlelere ulaşır, toplumsal refahı artırır.


Vergiler, yol ve su gibi temel hizmetlerin ötesinde, toplumun genel refahını ve eşitliğini korumada kritik bir rol oynar. İlkel zamanlardaki devletlerden farklı olarak, modern devlet yapısı, vatandaşlarının ihtiyaçlarını daha kapsamlı olarak karşılamaktadır. Savunmadan sağlığa, eğitimden altyapıya kadar devletlerin harcamaları, toplumun temel ihtiyaçlarını yansıtır.


Devletler, her yıl bütçelerini hazırlarken, öngörülen faaliyetleri ve bunlar için ayrılan kaynakları belirler. Vergi gelirleri, bu bütçenin en büyük kalemini oluşturur. Günümüzde, devletler bütçelerinin büyük bir kısmını sosyal sorumluluk kapsamında harcarlar; gelir adaletsizliklerini azaltmak, eğitim ve sağlık hizmetlerini finanse etmek için.


Ülkemizde vergi, dolaylı ve dolaysız olarak iki biçimde alınır. Dolaysız vergiler, Gelir ve Kurumlar Vergisi gibi gelire doğrudan bağlıdır ve gelir adaletsizliklerini azaltmada önemli bir rol oynarken, dolaylı vergiler ise KDV, ÖTV, Gümrük Vergisi gibi tüketim üzerinden alınır ve gelir adaleti açısından olumsuz etkilere sahip olabilmektedirler. 2023 yılı bütçemizde, vergi gelirlerinin neredeyse %70 gibi yüksek bir oranda tüketim üzerinden alınan dolaylı vergiler kaynaklıdır. Kanaatimce bu durum gelir adaletinin sağlanması adına düzeltilmesi gereken bir konudur ve üzerinde çalışma yapılması zaruridir.


Dolaylı vergiler, bazen yerli üretimi korumak ve bazen ise belirli ürünlerin tüketimlerini sınırlamak gibi önemli amaçlara hizmet etse de, gelir adaletsizliğine yol açma eğilimindedir. Örneğin, sigara ve alkolden alınan ÖTV, bu zararlı ürünlerin tüketimini azaltmayı hedeflerken, yerli üreticilerin korunması amaçlı olarak uygulanan gümrük vergileri de ticari dengeleri sağlamak için mantıklıdır. Ancak, her türlü mal ve hizmet üzerinden alınan KDV, gelir düzeyinden ve tüketim sınırlamalarından bağımsız olarak herkesi etkileyen bir yapıdadır ve bu yönüyle gelir adaletini olumsuz etkilemektedir.


Adil bir vergi sistemi için, dolaysız vergilerin bütçedeki payını artırmak çok önemlidir. Bunun için etkili bir denetim mekanizması kurmak gerekmektedir. Gelir artırmanın yanı sıra, devlet harcamalarında tasarruf yapmak da bütçe dengesini sağlayabilir. Örneğin, tasarruf edilen miktar kadar KDV indirimi, gelir adaletsizliğini azaltma yolunda önemli bir adım olabilir.


Verginin bireyler için anlamı ise, kazançlarının önemli bir kısmının devlet tarafından alınmasıdır. Dolaylı ve dolaysız olarak gelirinizin neredeyse %30’una yakın bir oranda ödediğiniz vergilerin nereye harcandığını bilmek ve bu harcamaların hesabını sormak, her vatandaşın hakkıdır ve aynı zamanda görevidir. Tıpkı oturduğunuz site için ödediğiniz ve vergiye oranla çok düşük bir orana sahip olan aidatın hesabını sorduğunuz gibi, gelirinizin büyük bir kısmını oluşturan vergilerin takibini yapmak ve adil dağılmasını sağlamak çok önemlidir. Eğer siz verginizi ödüyorsanız, diğerlerinin de aynı sorumluluğu yerine getirmesini beklemek, gerekirse ödemeyenlerden hesabını sormak ve yetkililere başvurmamız gerekmektedir.


Devlet, bir aile gibidir ve tıpkı bir ailenin gelire ihtiyacı olduğu gibi devletlerin de gelire ihtiyacı vardır. Burada önemli olan şey; devletin bu büyük ailenin reisi değil, ailenin ta kendisi olduğudur. Bu büyük ailenin reisi ise ülkeyi yöneten hükümettir ve hükümetler gelip geçicidir, ama devlet baki kalır. Aile içinde tartışmalar elbette yaşanabilir, fikir ayrılıkları olabilir; ancak kimse ailesini bu nedenlerle terk etmez. Kardeşine, annesine, babasına düşmanlık besleyen veya onların kötülüğünü isteyen yoktur. Aynı durum devletler için de geçerlidir; bu ailenin fertleri olan halkın kutuplaşmaması gerekmektedir.


Şeyh Edebali'nin dediği gibi, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' Kavganın, ayrışmanın kimseye faydası yoktur; aksine zararı vardır. Haftaya yeni bir konu üzerine görüşmek dileğiyle.

ความคิดเห็น


© 2023 Deniz Metin 

Bu sitedeki yazılar, yazar adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz

  • Instagram
  • Grey Twitter Icon
bottom of page